30 Haziran 2010 Çarşamba
Öğrendim.....Can Yücel
26 Haziran 2010 Cumartesi
Bu yağışlı günler
25 Haziran 2010 Cuma
24 Haziran 2010 Perşembe
24 Haziran 1934 Atamız Çan'da

24 HAZİRAN 1934'DE ATATÜRK'ÜN ÇAN'A İKİNCİ GELİŞLERİNDE BUGÜNKÜ ÇAN LİSESİNİN ÖNÜNDE İRAN ŞAHI RIZA PEHLEVİ İLE BİRLİKTE..
23 Haziran 2010 Çarşamba
Dün Prof.Dr.Üstün Dökmen hocayı dinledik




21 Haziran 2010 Pazartesi
Gülbin arkadaşım kalemine sağlık...
BABALAR GÜNÜ! |
TBMM’de memur olarak işe başlayan Cemil Çiçek’in oğlu Ahmet Çağrı Çiçek, TEKEL iştirakinde yönetime girdi. Gülbin Demirhan |
19 Haziran 2010 Cumartesi
18 Haziran 2010 Cuma
yazar olmuşum
hayat
İnsan 5 yaşına gelmeden anlıyor;
açlığın öldürdüğünü, soğuğun dondurduğunu, ateşin yaktığını...
Sevgisizliğin insanın canını acıttığını...
Duyguları, nesneleri, kişileri, çevresini tanıyor.
Her şey ona çok büyük görünüyor:
Ev, masa, anne, baba...
10'una gelmeden oyunla, sayılarla, harflerle tanışıyor. Azgın bir iştahla öğreniyor. Kız ya da erkek olduğunu fark ediyor. Dünyanın evde, okulda kendisine anlatılandan da büyük olduğunun ayırdına varıyor.
15'inde, tam da en çok kendini sevdireceği çağda, sivilcelenen yüzünden, değişen bedeninden utanırken aşkı keşfediyor.
Dış dünya kadar iç dünyanın da büyük salonları ve kendisinin bile bilmediği odaları olduğunu, açıldıkça o odalardan devasa bahçelere çıkıldığını hissediyor, büyüleniyor.
Şarkıların içinde sevdalar gezdirdiğini, şiirin her türden hasreti dindirdiğini anlıyor. Aşk acısını öğreniyor. Yine de seviyor; ille seviyor, inadına seviyor.
20'sinde putlarını yıkıyor, başkaldırıyor, kanatlanıyor.
Her şey ona küçük görünüyor:
Ev, masa, anne, baba...
"Dünya küçükmüş; büyük olan benim" efelenmeleri başlıyor.
Lakin dünya bunu bilmiyor.
O yüzden 20'ler çoğu zaman hayal kırıklıklarıyla geliyor.
25'inde ayaklar biraz yere değiyor.
Okul bitiyor, iş telaşı başlıyor.
Sınıfta öğrenilenlerin akı, sokaktaki gerçeklerin karasına çarpıp grileşiyor.
Yolu hızlı gelenler çabuk yorularak, sevdiğini bulanlarsa kalbinden vurularak evleniyor genelde...
5 yıl önce uzak bir ülke olan "istikbal", daha yakına geliyor.
"Bir denizde yangın çıkarma" hayali erteleniyor.
"Dünya zor"laşıyor.
35, yolun yarısı...
Hiç okul asmadan, evden kaçmadan, bir terasta sevdiğiyle öpüşüp bir çadırda uyanmadan 20'sine gelenler için gecikmiş telafi çağları...
Daha önce hiç yüz verilmemiş ana-babaların sözüne yeniden kulak kabartılan yaşlar...
Olgunluğun karasuları...
40'ında eski kotlar dar gelmeye, saçlara ak düşmeye, aile büyükleri yaşlanıp ölmeye başladığında bocalıyor insan...
Panik, kadınları kuaföre sürüklüyor, erkekleri araba galerilerine; ve ikisini birden yeni sevda hayallerine...
Yiten gençliğe, boyalı saçlarla, içe çekilen karınlarla, kırmızı arabalarla çare aranıyor.
45'inde "istikbal" denilen o uzak ülkenin toprağına ayak basıyor insan...
Hem ölüm yarınmış gibi, hem hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamasını öğreniyor.
Eski dostlar, hatıralar kıymete biniyor.
Didişmenin yerini sükûnet, böbürlenmenin yerini nedamet, kinin yerini merhamet alıyor.
"Keşke"ler "iyi ki"lerle, hırslar hazlarla yer değiştiriyor.
Bu dünyayı silkelemekten, daha iyi bir dünya için kavga vermekten vazgeçmeseniz de, öbür dünya umuduna da kulak kabartıyorsunuz, ara sıra..
15 Haziran 2010 Salı
Dün bizim 29.evlilik yıldönümümüzdü
11 Haziran 2010 Cuma
10 Haziran 2010 Perşembe
Dün akşam
6 Haziran 2010 Pazar
Mavi ve beyaz
5 Haziran 2010 Cumartesi
http://www.egeobrokerage.com/
Dünya Çevre Günü

1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi. Haziran ayının ikinci haftası ile başlayan haftayı, okullarımızda Çevre Koruma Haftası olarak kutlamaktayız.
Sanayileşme ve kentlerdeki nüfus yoğunlukları, çevre sorunlarının artmasına sebep olmuştur. Bütün ülkelerin ortak sorunu haline gelen çevre kirlenmesi, günümüzde insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Ölümlere neden olan solunum yolu hastalıklarının çoğu hava kirliliği sonucunda olmaktadır. Balıklar, çevre kirlenmesinden en çok zarar gören canlıların başında gelir.
Sanayi atıkları, spreyler, yakıtlarla ortaya çıkan dumanlar, petrol ve ilaç atıkları, plastik ürünler, suni gübreler ve çöpler, çevre kirlenmesine sebep olan en önemli etkenlerdendir.
Biz bir avuç Çan Çevre Gönüllüsü olarak, birinci sırada Çanımızı poşetten arındırmayı hedefledik. Öncelikle kadınlarımızı ikna edip poşet kullanımının en aza, hatta hiç kullanılmamasına kadar gidebilmesini sağlamalıyız. Herşeyi poşete sarmayı düşündüğümüzü hesaplarsak, kurtulmak bayağı güç olacak ama bakkala giderken bir bez torba edinip onunla alış veriş yapmakla başlayabiliriz değilmi? Aynı tobayı bir kaç alışverişte kullanmak bile bir katkıdır diye düşünüyorum. Haydi sevgili hanımlar biz başlayalım. Bir bez torba herşeyi çözecektir.
Tertemiz bir çevrede yaşamak dileklerimle Dünya Çevre Günümüz Kutlu Olsun....

