25 Haziran 2009 Perşembe

büyük buluşma ile ilgili

30 yıl sonra buluştukya arkadaşlarla o günden beri düşünüyorum lise sondaki halimizi, hiç birimizin gelecekle ilgili bir fikri yok ne olacağız, nerde yaşayacağız diye. Bir çoğumuz yüksek okul okumuş okumayanlarsa lise mezununun değerli olduğuı dönemlerde olduğumuzdan dolayı iş bulup çalışabilmişler hatta benim gibi emekli olanlarda var aralarında. Çoluk çocuk olmuş herbirimizde en az ikişer tane. Gelecekle ilgili sohbet ettikmi hatırlayamıyorum ama eminim hiç birimiz şu anki hayatını tahmin edememiştir. Ama şunu gözledim iki gün boyunca, görüştüğüm arkadaşlarımın hepsi çok iyi işlerde çalışmış yada çalışıyorlar ve güzel bir aileleri mutlu gülen gözleri var. İçlerinde hiç kötü hatırladığım olmayan bu sınıf benim hayatımdada kimbilir nerelere dokundu. Yetişme çağlarımız bizim hamur halimiz diye düşünürüm ben ve o hamur hallerimizde bize içinde bulunduğumuz toplulukların tabiki çok etkisi olmuştur. Çok zeki arkadaşlarımın olduğu sınıftan bana geçen en güzel şeyin çalışmak çabalamak olduğunu şimdi tesbit ediyorum biliyormusunuz. Ogün yani toplandığımız gün bende hiç bişi yapmadım öyle evde oturdum durdum deseydim kahrolurdum herhalde çünkü içimizde hiç öyle biri yok.

bu konuda daha yazacağım başka bir gün öğretmenlerimi anlatmak istiyorum ....

KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN



Kandiliniz mübarek, dualarınız kabul olsun...Üç aylara girdiğimiz bu gecede edilen bütün dualar kabul olurmuş..

Bütün aileme sağlıklı bir ömür diledim,
Çocuklarım için güzel bir gelecek diledim,
Bu sene yapacağımız mekan değişikliğinde huzur diledim,

Dilerim sizlerin ve benim dualarımız kabul olur...

24 Haziran 2009 Çarşamba

şal modeli





Arkadaşım Hatice örmüş şalı...çok beğendim ve hemen resimledim...evdekalan yünlerle ördüm diyor...ellerine sağlık çok güzel olmuş değilmi? Kendisi yağlı boya resimler yapıyor sanatçı yani eee sanatçı elindende böyle güzel işler çıkıyor ... Yapmak isteyen olursa diye modeli ayrıntılı çektim...

21 Haziran 2009 Pazar

Büyük buluşma


Sonunda gerçekleştirdik buluşmamızı 18 arkadaşımız katılım gösterdi 28 kişilik sınıftan iyi bir sonuç değilmi. Hepimiz çok heyecanlıydık buluşma sırasında toplu olarak aynı yerde çekilmişti son sınıf resmimiz aynı yerlerde durarak çekildik bizde..)))
Öğretmenlerimiz Ahmet Subaş (matematik) Emin Zeybekler (kimya) ve Hikmet Gürkaş (Beden eğitimi) bizi çok mutlu etti o gün orada olmakla onları sağlıklı ve mutlu görmek çok güzeldi. Sınıfta sekiz kız öğrenciydik toplamda beş tanemiz oradaydı buda ayrı bir başarı bence..))





Sınıfımızdayız.. şu anda kullanılmıyormuş o yüzden sıralarımıza oturamadık ne yazıkki...eee aradan otuz sene geçince tabi bir sürü şey değişiyor...ama otuzuncu yılda toplanmış olmak bence çok anlamlı oldu...en güzeli herkes sağlıklı, mutlu, heyecanlı ... öğretmenlerimizle birlikte olmak ayrı bir tat verdi bu ilk buluşmaya... bizi kırmayıp orada oldularya daha ne isteriz...sağolsunlar var olsunlar...






Beden eğitimi öğretmenimiz Hikmet Gürkaş bir konuşma yaptı bize daima dinamik, sağlıklı ve abidir kendisi. Ofsaytı ondan öğrendim hemde yazılı sorusuydu..))) Her sıkıntımıza çare bulur bize çok yakın davranırdı. Aynı zamanda bizim son sınıfların müdür muaviniydi... Bizden sonra Çan Lisesi Müdürlüğü ve Çanakkale Milli Eğitim Müdürlüğü yaptı. Şu anda emekliliğinin tadını çıkarıyor çocukları ve torunları ile...ona uzun bir ömür diliyorum...








Ender arkadaşımız konuşma yapıyor bütün herkes pür dikkat dinlemede...















Muzaffer Işık arkadaşımız kızının mezuniyet törenine gitmek durumunda kalınca hepimize çiçek göndermiş ne ince bir davranış... Bizim sınıf böyle centilmen arkadaşlarımızla doluydu işte...













Pastamızsa şu anda Avustralya'da öğretim görevlisi olarak bulunan Saffet Sayın arkadaşımızdan... Onunla gurur duyduk çünkü orada iki okulun idareciliği verilmiş kendisine o yüzden gelemedi işleri çok yoğun ama biz pastasını afiyetle yedik...))))









Herkes çok neşeli çok mutluydu...tavsiye ederim okul arkadaşlarınızla buluşun...insan çocuklaşıyor bir anda... inanın ben kendimi lise yıllarımda hissettim dün...








Sınıf öğretmenimiz çok duygusal bir konuşma yaptı bize kendisi matematik öğretmenimizdi, matematik bölümü olduğumuz içinde en çok beraber olduğumuz öğretmenimizdi... İlk görev yeri Çan ve ilk öğrencileri bizlerdik... Yaşıtımız gibiydi..))) Ama hiç değişmemiş sağlıklı ve sevecen hallerini görünce bizde çok mutlu olduk... Onu arayıp bulduğumuz için çok sevinmiş ve bizlerle olmaktan duyduğu hazzı çok güzel anlattı bizleri duygulandırdı...











Cihan Ergenç arkadaşımı resimlemişim konuşurken, yanında Kadir arkadaşım ve Nihat arkadaşımla birlikte.Cihan şu anda İstanbulda yaşıyor ama bizim için, bizlerle beraber olmak için güzel eşi ve yakışıklı oğlu ile kalkmış gelmiş bizlerle olmaktan duyduğu mutluluğu çok güzel ifade etti. Hepimizi İstanbul'a davet etti seneye, bakalım belki birdahaki buluşma oralarda olur kimbilir...))))









Birbirimizle konuşacak o kadar çok şeyimiz vardıki bir sohbet anını böyle resimleyiverdim... Dilerim hayatımızın bundan sonraki zamanlarında daha sık görüşürüz.... Münip, Hasan, Ahmet, Mehmet, Cihan ve benim eşim Mustafa....








19 Haziran 2009 Cuma

20 haziran saat 14.00 Çan Lisesi bahçesinde

Evet o heyecanlı gün geldi çattı..yarın bu yakışıklılar ve güzeller toplanıyor...tamı tamına 30 yıl sonra...bakalım kimler değişti kimler tıpkısının aynısı kaldı göreceğiz...))) herkesi çok merak ediyorum...öğretmenlerimizi, arkadaşlarımızı ... size yazarım yine...yeni fotolarla birlikte tabii...

babalar günü geliyor

Bugün babalar ile ilgili yazmak istedim. Anne ve baba kavramı yetişen çocuklar için tabiki çok önemli. Daha doğumda derizki anneli babalı büyüsün. Çünkü çocuğun gelişmesi için birinci en birinci etken, anne ve babadır. Analı- babalı bir ailede büyüdüm, hoş sonradan bozuldu ailemiz ama en azından büyüme zamanımız tam bir aileydi. Yıllar yıllar sonra babamızın yaptığı bir hata alt üst etti herşeyi, ne diyelim yapılacak bişi yok. Kırıldık üzüldük ama en önemlisi dağıldık üç kardeşiz biz şimdi ne birbirimizi arıyoruz ne soruyoruz. Babalar günü bana böyle geliyor işte. Hüzünlü bir yazı yazmak istemezdim, bende övgülerle söz etmek isterim babamdan, bize kattıklarından, bize yaklaşımından ama öyle bir dağıttıki herşeyi sanırım bu dünyada toplanamayız. Hiç birimiz birbirimize bile tutunamadık. İki kardeşimde baba, yani erkekler, yani örnekler çocuklarına.....
Allah uzun ömür versin eşimin babası benimde babam tabiki ona gideceğiz babalar gününde ellerinden öpmek için. Baba olmak, sahip olmakmış, baba olmak şefkatli olmakmış, baba olmak önce eşine, sonra çocuklarına saygı duymakmış bunları evlendikten sonra eşimden ve eşimin babasından öğrendim. Çocuk sahibi herkes olabilir ama baba olamaz.Buradan canım eşimin, kayınpederimin ve kendini gerçekten baba hissedenlerin babalar gününü kutluyorum.





16 Haziran 2009 Salı

sınav geçti

Beklemedeyiz şimdi... Temmuz ayında belli olacak sonuçlar.. Morali iyi oğlumun demekki güzel geçti sınav diye düşünüyorum.. İstediği gibi olsun herşey diye dua ediyorum.. Çocuklarımızın mutlu olacağı meslekleri olsun... Anneler ve babalar ne beklerki başka onlar iyi olsun bize yeter... Başarıları övüncümüz, üzüntüleri üzüntümüz oluyor... Yarınlarından endişeleri olmadan yaşasınlar, hayata hazır olsunlar istiyoruz....

12 Haziran 2009 Cuma

İzmir yolcusu


Mert oğlum yarın sınava girecek, dualar, rüyalar, istekler hepsi birbirine karışmış durumda bugünlerde.
ÖSS sınavına girecek tüm gençlerimizin Allah yardımcısı olsun.
Hayatımız sınav diye bir program varya TRT2'de onu izlerim genellikle ve oradan edindiğim izlenim şu, bütün çocuklar kaygılı, hem okul, hem sınav hepsini bezdirmiş durumda. Az kaldı hadi bakalım, hayırlısı ile yarını atlatalımda pazartesiye kuş gibi uyanın inşallah. Bende yanında olmam ona iyi gelecektir diye İzmir'e doğru yola çıkıyorum dönüşte yazarım inşallah mutlu, mutlu....

11 Haziran 2009 Perşembe

örgü takı



Yapanın ellerine sağlık... nette dolaşırken rastlayıverdim... renkler ne kadar uyumlu değilmi... Brezilya'dan bir bloktan aldım... Oradaki hanımların el işi merakları tıpkı bizim gibi ... Bir çok örnek bize çok tanıdık geliyor, sanki bizden birileri gidip oralarda dantellerimizi, oyalarımızı, örgülerimizi tanıtıyormuş gibi .... şimdi kalkıp oralara gitsem hiç yabancılık cekmiyecekmişim gibi bir his var içimde... Halbuki dünyanın bir ucu ... şaşırtıcı...)) ne dersiniz?

9 Haziran 2009 Salı

plaj elbisesi


























Manken güzel olunca yapılan işde güzel görünüyo dimi..??
Yaz geldi plaj kıyafetleri yapılsın artık.
Çok kolay iki yemeni alınır bistüyere monte edilir bu kadar...
İstek olursa yaparım aynısından..

6 Haziran 2009 Cumartesi

hayal


Hep deniz kenarında yaşamak hayalim vardı illaki denizi gören bir ev olsun demiyorum ama yürüyüş mesafesinde ulaşacağım, en azından kokusunu duyacağım bir yer olmalı. Bir kararımız var şimdi Küçükkuyu'ya yerleşmek. Bir çok deniz kenarı yerleşimlerine göre bakir kalabilmiş adı gibi küçücük bir yer. Aynı il sınırlarında olduğumuz için çok uzaklaşmıyacağız doğduğumuz topraklardan ama genede acaba demeden edemiyor insan. Sıkılırmıyız dedi akşam eşim bana sonra düşündümki insan kendini oyalamasını bilmiyorsa her daim her ortamda sıkılır öyle değilmi? Ben sadece arkadaşlarımı çok ararım diye düşünüyorum ama netten görüşebiliriz hepsiyle çok şükür..))) Emeklilik günlerimizi güzel bir yerde geçireceğiz Allah nasip ettiyse... Böyle bir gelişme var bu günlerde bizde, bakalım neler olacak ara ara yazarım sizlere ne oluyor ne bitiyor.

5 Haziran 2009 Cuma

antika bohça


Annemin babaannesinden (Allah rahmet eylesin) kalma bir bohçadır. İtina ile saklıyorum, siyah atlas üzerine, el işi yapılmış. Renkler çok uyumlu, çokta muntazam yapılmış, ellerine sağlık işleyenin. Babaanneden kalma yada anneannemin işlediği bir sürü işleme var elimde onları bu aralar resimleyip yayınlamayı düşünüyorum ilk önce bu bohçadan başlamak istedim.
Annemin babannesi Kıbrıs doğumlu belki oralardan gelmedir bu bohça. Genç kızlığı İzmirde geçmiş sonrada Ezine'ye yerleşmiş iki oğluyla. Ruhu şad olsun kendisini tanımadım ama o kadar çok eşyası varki bende sürekli anıyorum onu. İsmi Zekiye Z harfi işlenmiş bir kanevice bohça ve çarşafı var onlarıda resimlemek lazım... Benim el işine merakım nerelerden görüyorsunuz, gerçi ben bu kadar ince işler yapamıyorum ama öğrenmenin yaşı yok, giderim kurslara öğrenirim dimi ama..)))

4 Haziran 2009 Perşembe

1970 li yıllar...

1970'li yıllar...
Asalet sıradandı, herkeste vardı.
Zor okunan kitapları bile kolayca okurdu gençler.
Kızların etekleri kısaydı, erkeklerin saçı uzun, ne fark eder.
Kadının ruhuna bakılırdı, erkeğin kafasının içine.


Ölüme kafa tutardı gençler, kimseyi lafa tutmazdı.
Destansı öyküsü vardı her birinin.
Gözaltına alındılar ama el üstünde gittiler mahşere.
Herkes bir düşüncenin peşine takıldı.
Oy karşılığı buzdolabının, bir torba kömürün peşine takılmadılar ya!


İşçilerin adam yerine kondukları yıllar.
Öğretmenlerin hayata katıldıkları mevsimler.
İnsanlar aşk yumağı.



Bedenler yere serilse de, ruhlar ayakta.
Varsın gaz ve yağ kuyrukları olsun.
Şimdiki gibi şerefsizlik kuyrukları yoktu ya...


Mahalleler masumiyet beldesi.
Camilerde siyasetin zerresi mevcut değil.
Şarkıcılar parmakla gösterilirdi, her mahallede bir tiyatro.
Futbolcular bile adam gibiydi.


Radyonun başında dönerdi dünya.
Bir televizyonumuz vardı, varsın sansürü olsun.
Şimdiki televizyonlar gibi, zehir kutusu değildi ya.


Bir kargaşa vardı yalan değil, bir kapışma...
Labirentin bir ucu "Bağımsız Türkiye"ydi, öbür ucu "Milliyetçi Türkiye."
Karartma gecelerinde bile hepsinin rüyası aydınlıktı.
1970'li yılların gençliği, tuzağa düşmeyi bildiler ama sadece kendilerini yaktılar..


Bütün kötülüklerin anası 1980'dir.
Ve ardından gelen yıllar!


Haysiyetle yapılan sözleşme, yüreklerde bozulduktan sonradır ki...
Toplum da büyük bir hızla bozuldu.
O yüzden, insanlar o yıllardan kalan bir şarkıyı bile duysa, kendilerini kaybediyorlar.
Çünkü hepsi biliyor...
Kaybettiklerinin, bir daha asla kazanamayacak kadar değerli olduğunu...

Kimin yazdığını bilmiyorum, maille geldi bana ama, o zamanları çok iyi hatırladığım için paylaşmak istedim.

anı


Resimden resim olduğu için biraz puslu ama güzel bir yerde çekildiği için paylaşmak istedim...Fonda görülen koy, Çeşme - Kuşadası arasında. Sene 2000 miş büyük oğlum çok iyi hatırlıyormuş öyle dedi..))) Küçük oğlum ilkokulda o zamanlar çok mutlu olmuştu bu geziye çıktığımız için. Şimdi Üniversite sınavına girecek aklım hep onda ...

3 Haziran 2009 Çarşamba

İnsan halleri

Kendimi bu ara birilerini izlerken buluyorum. Nedense süzgeçten geçirme vaktindeyim izlediklerimi. Süzgeçin deliklerine karar veremiyorum bir türlü sıkmı olsun seyrekmi? Bir şekilde hayatın bir yerinde denk geldiğim, bir sürü sırrını paylaştığım, -benim içimde beni şişiren sırlarını paylaştığım- insanlar, gün geliyor neden paylaştım acaba ben bununla bunları dercesine sırtlarını dönüyorsa.... delikten aşağıya düşmelimi diyorum..))) sonra insan birine en derindekileri neden anlatır? o insan ona güvenilir geliyordur yada güven vermiştir bir şekilde dimi sonra bir anda vaz geçiliyor bu güvenden ve ... Allah allah oluyorum bende... in diyorum in süzgeçten aşağı hak etmiyorsun sen benim yüreğimi... Bu kural olmalı bence biri bişilerini anlatacaksa onu uyarmalıyız -bak arkadaşım benimle paylaşıyorsun bunları ama sonra kendini suçlayıp bana sinir olma sakın-... nerden bunları anlatma gereği duydum biliyormusunuz? Ben bu tür hatalar çok yapıyorum sonrada kendime kızıyorum ... yeni birini tanıyorum mesela hemen ona 100 numara puan veriyorum asla 50 değil 30 değil 100 üstünden 100 sonra bişi oluyor üzülüyorum azıcık kırıyorum puanı gene bişi oluyor gene, üzülüyorumda bir yandan puanlar kırıldıkça çünkü önemli benim için, o benim verdiğim 100 puanı bilmiyor kendini önemli hissettiriyorumya, ona değerim sanıyor filan... meğerse ne yapacakmışım öncelikle sıfır puanla başlanacakmış hak ettikçe puan artacakmış... tabi bu arada oda dikkat edecek bana dimi... bir sürü bişilerini anlatıp sonrada pişman olmayacak en azından... üstüne alınan olursa söylim hala içimi şişirmekte devam ediyo sırlar kimselere demem. Ama ne olur sırlarınızı anlattığınız insanlara arkanızı dönmeden önce dikkatli olun herkes benim kadar insaflı olmayabilir.. Bu arada ben izlemeye devam ediyorum, süzgeçim iş başında yani yok öyle ota, şeye üzülmek artık at süzgeçin altına oh sende rahat bende dimi ama.... bugünde böyle bişiler geçiyor aklımdan anlayana sivri sinek anlamayana davul zurna ne diyim...))panayır var bugün oraya gideceğim kankamla, sonrada kahve içip çene çalacağız...

1 Haziran 2009 Pazartesi

ne güzel cahildik

Dışarıda kar...
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa...Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...

Sucuk lükstü.
Yumurta lezzetli.

Ekmek her zaman ekmek gibi...
Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında, boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım...

Dışarıda kar...
İçeride kanaat...
İçeride huzur...

Televizyon yoktu.

Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer, kokusuna râm olurduk.
Kestane közlemek bütün bir gecenin mutluluğuydu.
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...
Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve besleyici bir masal dünyası...

Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi?
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.

Çay da kokardı...
Domates de...
Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.
Dışarıda kar...
İçeride huzur...
Zam endişesi, doğal gazın kesilm e korkusu, yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi... Kimin umurunda...
Ne güzel cahildik.
Mutluluğun resmini çiziyorduk...

netten bebek şekeri figürleri
















Dünyanın hertarafında bebek şekerleri yapılıyor .. çok emek ama çok güzeller değilmi...? Hırkaları deniyorum.... Elbise, şapka ve patik üçlüsü de çok hoş isteyen olursa yapılabilinir tabi kız bebek haberi için güzel olur değilmi?