28 Mart 2009 Cumartesi

Servet abim


İnanması çok zor ama Servet abimiz bizimle değil artık.
Etrafına daima pozitif enerji veren, herkes tarafından sevilen ve iyi anılarla anılacak biri olarak ayrıldın aramızdan.
Seni çok özleyeceğiz.
Yıldızlar yağsın üstüne...
Işıklar içinde yat...





Şiir okumayı hatta yazmayı çok sevdiğini, çok güzel şarkı söylediğini bildiğim için ....



Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.

Yahya Kemal BEYATLI

27 Mart 2009 Cuma

PENCERE

PENCERE

Genc bir cift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine
tasinmislar. Sabah kahvalti yaparlarken, komsu da camasirlari asiyormus.
Kadin kocasina ' Bak, camasirlari yeterince temiz degil, camasir yikamayi
bilmiyor, belki de dogru sabunu kullanmiyor.' demis. Kocasi ona bakmis,
hicbir sey soylememis, kahvaltisina devam etmis.

Kadin, komsusunun camasir astigini gordugu her sabah
ayni yorumu yapmaya devam etmis.

Bir ay kadar sonra, bir sabah, komsusunun
camasirlarinin tertemiz oldugunu goren kadin cok sasirmis 'Bak' demis
kocasina ' Camasir yikamayi ogrendi sonunda, merak ediyorum, kim ogretti
acaba ?'

'Ben bu sabah biraz erken kalkip penceremizi sildim'
diye cevap vermis kocasi.

Hayatta da boyle degil midir ?

Baskalarini izlerken gorduklerimiz, baktigimiz
pencerenin ne kadar temiz olduguna baglidir. Birini elestirmeden ve hemen
yargilamadan once zihin durumumuza bakmak ve 'iyi' olani gormeye hazir olup
olmadigimizi farketmek guzel bir fikir olabilir ...

Pencerelerimizi temiz tutabilmek dileğiyle...

26 Mart 2009 Perşembe

Medine Teyzem


İlçemiz çok heyecanlı bir seçim süreci geçiriyor her akşam partilerin taraftarları yürüyüşler yapıyor ama öyle böyle değil, katılımın çoğunu kadınlarımız gerçekleştiriyor. Öyle tahmin ediyorumki bu olay hiç bir yerde yok bu kadar yoğun. Resimde gördüğünüz hanım Çan eski belediye başkanlarından rahmetli Mustafa Keçili'nin eşi Medine Keçili'dir. Benimde akrabam olur baba tarafımdan. Yürüyüş yapıldı bir kahvede Belediye Başkanımız Ali Sarıbaş bey konuşma yapacaktı Medine teyzem şiir okuyacağım dedi çıktı kürsüye hemde ezberden yaş 75 canım yaa nasıl gurur duydum onunla hemen resimledim... Başkanımız (mikrofonu tutan bey) da çok mutlu oldu bu sürprize.... Her akşam yürüyüşlere katılıyor elinde bayraklarla Medine teyzemiz ve asla otobüslere binmek istemiyor ben yürürüm diyor değme gençlere taş çıkartırcasına....

her yerden sipariş bekliyorum arkadaşlar

Arkadaşlar oğlum ürünlerimi internet üzerinden de pazarlayacağımızı söylüyordu bana, ama ben cesaret edememiştim, buradan ulaşabilirsiniz sayfaya....

25 Mart 2009 Çarşamba

herşeyin küçüğü


bu aralar minik işlerle uğraştığım için nettede bu tür işleri araştırıyorum...ne kadar güzeller değilmi... amigurumi denilen örgü oyuncaklarda çok ilgimi çekiyor Japonların isimlendirdiği bu elişlerine ilgi de çok .... yapımıda çok zevklidir eminim...

22 Mart 2009 Pazar

ürünlerim






Son halleri bunlar prens ve prensesler için... patikli olan şekerde istenildiği renk olabilir.... sipariş alabilirmiyim bilmiyorum ama çok zevkle hazırladım bunları...Etiketlerede bebişin ismi yazılabilir yada güzel bir söz...

Hoşgeldin ...... bebek olabilir...










Magnet olarakta hazırlayabilirim herbirini istek olursa...















Prensesin elbiseleri...



















Prensin kıyafeti....

21 Mart 2009 Cumartesi

Bugün nevruz

Baharın müjdecisi NEVRUZ bayramımız kutlu olsun.

Bu güzel çiçekler hepimize uğur getirsin.

19 Mart 2009 Perşembe

bebek mevlüt şekeri...


Ben bu işi yapmak istiyorum ne dersiniz... bunları ben yaptım yüzde yüz benim ürünümdür..)) daha geliştireceğim bunu ama müşteri bulmam lazım öncelikle tabiki...hamilelere ulaşmalıyım bir an önce ...biri kız biri erkek bebeklere efendim....

tesbih


Hülyacım yapıyor bu tesbihleri satılık yani... 15 Tl fiat ... isteyen olursa bana ulaşsın efendim..yoruma yazıverin istiyoruz diye.... daha önce boncuk örtülerini yayınlamıştım arkadaşımın... boncuk konusunda geliştiriyor kendini buradan daha pek çok ürününü yayınlayacağımdır beni takip ediniz.....

18 Mart 2009 Çarşamba

Çanakkale

CANAKKALE

"Soyle arkadasim" dedi Anadolulu Mehmet

Yanibasinda ki Anzak erine

"Nerelerden kopup gelmisin

Neden cokmus bu mahsunluk uzerine"

"Dunyanin obur ucundan" dedi gencecik Anzak

"Oyle yazmislar mezar tasima

Dogdugum yerler oylesine uzak

Ortundugum topraksa gurbet bana"

"Dert edinme arkadasim" dedi Mehmet

"Degil mi ki yurdumuzun koynundasin ilelebet

Sende artik bizdensin

Sende bencileyin bir Mehmet"

Canakkale topraginin

Ustu cennet alti mezar

Kavga bitmis mezarlarda

Kaynas olmus yiten canlar

"Ya sen" dedi Mehmet

Oyun cagindaki Ingiliz erine

"Yasin ne senin kardes

boylesine erken buralarda isin ne"

"Yasim sonsuza dek on bes"

dedi ufak tefek Ingiliz eri

"Koyumde askercilik oynar

costururdum trompetle bizimkileri

Derken kendimi cephede buldum

Oyun muydu gercek miydi anlamadan

Bir sahici kursunla vuruldum

Sustu boynumdaki trompet

Son verildi boylece oyundan bozma isime

Gelibolu'da bana bir yer kazildi

Mezar tasima 'Onbesinde trampetci' yazildi

Oykum de kunyem de bundan ibaret..."

Yagmur yagiyordu usul usul topraga

Gozyaslari duserek ustune sanki

Damla damla agliyordu uzaktan uzaga

Sahibini yitiren bir trompet

"Ya sizler" dedi Mehmet

Dunyanin dort kitasindan

Mezar dolusu erlere

"Hangi ruzgar savurdu sizleri

bu bilmedigiz yerlere?"

Kimi Ingiliz'di kimi Iskoc

Kimi Fransiz'di kimi Senegalli

Kimi Hintli kimi Nepalli

Kimi Avustralya'dan Yeni Zellanda'dan Anzak

Gemiler dolusu asker

Her biri niye geldiginden habersiz

Gelibolu'nun oya gibi koylarindan sizarak

Tirmanmislardi daga bayira

Siper siper yara gibi yarilan toprak

Mezar olmustu savas ardindan onlara

Kiminin burada yattigi sanilir

Kiminin adi bilinse de mezari bilinmez

Kiminin de mezar tasinda

On alti,on yedi on sekiz yasinda

Ebedi istirahate cekildigi yazili

Canakkale topraklarinda

Her birinin erken biten yasam oykusu

Eski yazitlar gibi taslara boyle taslara boyle kazili

"Anlamaz miyim"dedi "halinizden kardesler"

adina yazili tasi bile olmayan asker

Anadolulu Mehmet

"Bende yuzyillarca yaban ellerde

Neyin ugruna bilmeden can vermisim

Kendi yurdum ugruna can vermenin tadina

Ilk kez Canakkale'de ermisim

Ugrunda can verdikce vatanlasti ancak

Ekip bictigim padisah mulku toprak

Degil mi ki sizler alamazsaniz bile

Bu topraklar almis sizleri basmis bagrina

Sizlere de vatan sayilir artik Canakkale..."

Canakkale topraginin

Ustu cennet alti mezar

Kavga bitmis mezarlarda

Kaynas olmus yiten canlar

Bir garip savasti Canakkale Savasi

Kizistikca kizginligi dindiren

Ara verdikce atese dusmani kardese

Donduren bir savas

Kiyasiya bir savasti

Ama saygi ureten bir savas

Yaklastikca birbirine

Karsilikli siperler

Gonullerde yakinlasti

Dustukce vurusanlar topraga

Dostlar gibi kaynasti

Savas bitti

Olenler kaldi saglar gitti

Koylu koyune dondu evli evine

Kir cicekleri geldiler akin akin

Cekilen askerlerin yerine

Yaban gulleri dag laleleri papatyalar

Kilim kilim yayildilar topraga

Siper siper

Topragin savas yaralarini orttuler

Koyunlar koruganlari yuva yapti kendine

Kuslar dondu gokyuzune kursunlarin yerine

Cicegiyle yemisiyle yesiliyle

Silah yerine sapan tutan elleriyle

Geri aldi savas alanlarini doga

Can geldi topraga silindikce kan izleri

Yeryuzunde cennet oldu oylece

O cehennem savas yeri

Simdi Canakkale Gelibolu

Bahce bahce

Ulke ulke

Mezar dolu

Ustu cennet alti mezar

Canakkale topraginin

Kavga bitirmis mezarlarda

Kaynas olmus yiten canlar

"Huzur icinde uyusun"

Vurustuklari topraklarda

Kavgadan kinden uzakta

Yanyana dostca yatanlar

Bulent ECEVIT

Bugün 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferimizin Yıldönümü


Dur yolcu! bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördügün bu tümsek, Anadolu'nda
İstiklal ugrunda, namus yolunda
Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,

Son vatan parcası geçerken ele,
Mehmed'in dusmanı boğduğu sele
Mübarek kanını akıttığı yerdir.
Düşün ki, hasr olan kan, kemik eti
Yaptigi bu tümsek, amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattigi yerdir.

Necmettin Halil ONAN

17 Mart 2009 Salı

biz dizileriz

Bazen bir babaya,
Bazen bir anneye,
Bazen birbirini aldatmış kardeşlere.

Bazen en yakışmış şiveye,
Bazen bir bakışa, bir tebessüme,
Gözden akan bir damla yaşa,
Yürekten kopan kahkahaya...

Bir cümleye,
Bir tepkiye,
Bir enstrümanın usul sesine.

Bazen iki gencin aşkına,
İki gencin arasına giren aşığa…

Birbirini delice seven ama ayrı düşen karı, kocaya;
O çiftin ortada kalan çocuklarına.

Çocuklara, büyülere, odalara, geleceğimize, dünümüze…

Şanlı tarihimize, kayıp bugünümüze…

Sabah kahvaltılarına, dolu sofralara...

Sarı saçlı uzun kıza, esmer uzun boylu delikanlıya.

Sarışın dünya güzeli oğlana, buğulu bakışlı genç kıza.

Bazen boğazımızda düğümlenen hıçkırığa,
Bazen patlayan silahlara,

Kocaman villalara,
Milyon dolarlık yalılara,
Mütevazi köşklere.
Siyah, lacivert, genellikle de dev ciplere,

Takım elbiselere, uzun tayyörlere,
Son moda ayakkabılara, bluzlara, eteklere,
Uzun saçlara, kısa saçlara, kısa uzun saçlara…

Gösterişe, ama yine de sevgiye;
Aşka…
Entrikaya…
Çatışmaya…
Aile bağlarına…
Arkadaşlıklara…
Dostluklara…

Bağımlıyız…

Bazen körü körüne, bazen sorgulayarak, bazen ağlayarak, bazen gülerek, bazen seyrederek, bazen takip ederek bağımlıyız…
Evet, hepimiz yaşama bağımlıyız..
Yaşamdan fırlamış seçme dizilerimize bağımlıyız…
Çünkü diziler biziz.
BİZ dizileriz…

Zuhal Burcu

16 Mart 2009 Pazartesi

eldiven...


Renk çok güzel..hele o motifler nasıl yakışmış bilek kısmına değilmi...önümüz yaz ama seneye hazırlık olabilir ne dersiniz..buna uygun birde bere yapmak lazım...birde atkı, uçlarınada bu motifler...

15 Mart 2009 Pazar

pazar sabahı

Bu sabah ve dün sabah erkenden kalkıp eşimle uzun bir yürüyüş yaptık. Evimiz, yaşadığımız ilçenin en yüksek kesiminde, bir tepede yani, yürüyüşlerde biz yokuş aşağı iniyoruz anlayacağınız, ama sonra eve dönerken yokuş yukarıya..)) en güzeli ne biliyormusunuz ayağımız hiç çamura değmeden yürüyüşümüzü tamamlıyoruz. Bütün sokaklarımız ya parke yapıldı yada asfalt, ayrıcada yürüyüş yolumuz var ilçemizin tam ortasından geçen Kocabaşcayı kenarında e daha ne olsun bize sadece eşofmanlarımızı, spor ayakkabılarımızı giyip bir an önce dışarıya çıkmak kalıyor. Evimizin önündeki parka yapılan spor aletlerinden daha önce bahsetmiştim, yürüyüş sonrası bu aletleride kullanınca ki ben ellişer defa yapmaya başaldım herbirini..)) sağlıklı yaşam bizi bekliyor. Ben bu pencereden bakıyorum bugün, çünkü çok mutlu oluyorum bu imkanlar bizlere sağlandığı için.

13 Mart 2009 Cuma

ürünlerim


Minnacık bir çanta..anahtarlık olacak... minikliği anlaşılsın diye klavyemde çektim resimlerini...














Küpeler nasıl olmuş ama...bir saat bile sürmedi yapması..)) ör tak...















Efendim bebek önlüğü ama minnacık..
ne yaparım bunları bilmiyorum şimdilik ördüm bakalım bir yeri süsler ama ...














mutfak önlüğünün minyatürü..
















bebek elbisesi .. anahtarlık olabilir değilmi...

11 Mart 2009 Çarşamba

bir kız kulesi öyküsü

SUNAY AKIN'DAN BiR KIZ KULESi OYKUSU

1827 yılında Almanya'nın Brandenburg kentinde Karl adında bir çocuk dünyaya gelir. Babası müzik öğretmeni olan Karl, aile içinde baş gösteren huzursuzluklardan dolayı bir Fransız yetimhanesine gönderilir. Daha sonra gemilerde miço olarak çalışır. Hamburg'tan kalkan bir gemiyle İstanbul'a giderken henüz 12 yaşındadır.
Gemi İstanbul'a geldiğinde denize atlayan Karl, Kız Kulesi'ne yüzerek kaçar. Kendisini kurtaran Kız Kulesi'nin bekçisine gemiye geri dönmek
istemediğini söyler. İki ülke arasında küçük bir politik sorun yaşanır. Ama Osmanlı sadrazamı Ali Paşa sorunu çözer ve Karl'ı korumasına alır. Karl Mehmet Ali adını alır. Mehmet Ali, Kırım, Bosna ve Karadağ savaşlarından sonra 2. Abdülhamit döneminde paşa unvanını alır.

Mehmet Ali Paşa, 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması'nda Osmanlı'yı temsil eden üç kişiden biri olur. Almanca, Fransızca, Yunanca, Farsça ve Arapça dillerinde şiirler yazan Mehmet Ali Paşa'nın dört kızı olur. Paşa'nın Leyla adındaki kızının da bir kızı olur; Celile.
Celile bir erkek çocuk doğurur: Şair Nâzım Hikmet! Görüldüğü gibi Karl'dan Nazım'a uzanan hikâyenin gösterdiği gibi, Kız Kulesi'nin her zaman hikâyeleri vardır. Eğer Kız Kulesi Karl'ı kurtarmasaydı, Nazım olmayacaktı.
Sunay AKIN

9 Mart 2009 Pazartesi

fikir atölyesi..

Fikri çok beğendim. Bakmak ister misiniz? Belki uygulamak hoşunuza da gidebilir. Ben deneyeceğim. Birilerini mutlu etmek, şaşırtmak, aynı zamanda da mutlu olmak, özellikle son zamanlarda çok ihtiyaç duyduğumuz şey değil mi? demiş blok arkadaşlarımdan ece
hemen tıkladım siteyi ve çok hoşuma gitti fikir ne dersiniz...

belgelendi belediyemiz


Gülbin Demirhan benim yirmi küsür yıllık arkadaşım olur kendileri İstanbul'lu oldu artık.. Kalite Sistem Danışmanlığı yapıyor, Çan Belediyesinin kalite belgesini almasındaki danışmanlarıdır.Pazar günü Termal Otel'in temel atma töreninde belge verilirken Ali beye, gurur duydum arkadaşım seninle... Başarılarının devamını dilerim... Yani belediyemizin ISO 9001-2000 Kalite Belgesi var artık.... Çanakkale ilçelerinde sadece Çan belediyesinde var kalite belgesi onuda belirtmek lazım...

8 Mart 2009 Pazar

8 mart Çan'da böyle geçti




Çan'ımızın termal turizm merkezi olması için ilk adım olan Termal Otelin temel atma töreni vardı dün. Kadınlar gününe denk gelmesi ise ayrı bir güzellik kattı bence. Belediye Başkanımız hanımlara çiçek dağıtırken, bir taraftanda tek tek kutladı .
Memleketimizin tam ortasında yer alacak olan proje çok güzel, şimdi bekleyeceğiz bitsin ve bir an önce hizmete başlasın. Çan ve çevresi termal kaynaklar açısından çok zengin, termal turizm merkezi olmasının getirilerini düşününce hayal kurmadan geçemiyorum doğrusu.

Gençlerimize yeni bir iş sahası, hanımlarımıza el işlerini pazarlayabilecekleri turistik bir pazar, heran faydalanabileceğimiz termal sağlık hizmetleri ... güzel olacak hemde çok güzel. Güzel Çan'ımız güzelliklere layık.

KANDİL

Yüce Yaratıcımızın, insanlığa gönderdiği en son rahmet elçisi ve hidayet öncüsü Hz. Muhammed (s.a.v)in Allah katından getirdiği ilahî davetini ve onun örnek ahlâkını anlamak, anlatmak, ona duyulan engin sevgiyi gönüllere yerleştirmek, topluma aktarmak maksadıyla yıllardır müslümanlar, onun dünyaya teşriflerini Mevlid kandili olarak kutlamaktadırlar.
Bende ,Sevgili Peygamberimizin kutlu doğumunun yıldönümünün, aziz vatanımızın huzur ve mutluluğuna, milletimizin birlik ve beraberliğine ve bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını Yüce Allah'tan niyaz ederim.
MÜBAREK MEVLÜT KANDİLİNİZ KUTLU OLSUN..

7 Mart 2009 Cumartesi

kadın olmak

Kadın olmak ; sadece güzel olmak demek değil, gördüğünde o güzelliğin içinde erkeğin kendi ruhunu bulabilmesini sağlayabilmektir. ..

Kadın olmak ; ipek saçlar, pembe topuklar, ince bel değil, bütün bunların içerisinde bir hanımefendi olabilmeyi başarabilmektir. .

Kadın olmak ; güzellik takıntısı içerisinde olmak değil, o güzelliğe akılda katabilmektir. ..

Kadın olmak ; insanları elinin tersiyle itip kendisinden uzaklaştırmak değil, avuçlarını sımsıkı kavrayarak insana emin ellerde olduğu duygusunu verebilmektir.

Kadın olmak ; çok konuşarak beynini didiklemek değil, sıradan ve kabullenilebilir yaşamın ne olduğunu bilebilmektir. ..

Kadın olmak ; şatafat düşkünü olmak değil, sımsıcak bir öpücüğün bir tek taş yüzükten daha değerli olduğunu anlayabilmektir. ..

Kadın olmak ; doğum günleri, evlenme günleri ve bilumum ardı arkası kesilmeyen özel gün sendromlarında pahalı hediyeler istemek değil, sadeliğin içerisinde fark edilebilir olmaktır...

Kadın olmak ; duruşu, oturuşu ve yürüyüşü abartılı olmak demek değil, kendini süs bebeği gibi ortalara atıp başkalarıyla fingirdeşmemektir. ..

Kadın olmak ; hangi dizi başlamış, kimler oynuyor, kim kiminle yakalanmış bunları merak etmek değil, ekonomiden, politikadan, spordan ve kültürel olaylardan haberi olmaktır...

Kadın olmak ; sırf hatun numarasıyla cahilliğini gizlemek değil, bizi kim yönetir, oligarşi, monarşi, revalüasyon, ofsayt gibi kelimelerin anlamını bilmektir...

Kadın olmak ; gezip eğlenmek değil, pazar parasını kozmetiğe yatırmaması gerektiğini, domatesin, ekmeğin, soğanın, kıymanın kaç para olduğunu bilmektir...

Kadın olmak ; telefonda saatlerce cak cak konuşmak değil, sonradan gelen faturalara niye böyle fatura geldi acaba diye şaşırmamaktır...

Kadın olmak ; içi vıcık vıcık dedikodu yumağı içinde kaybolmak demek değil, eşini, dostunu kollamaktır.. .

Kadın olmak ; marka düşkünü, moda düşkünü olmak değil, sökük, paça boyu, fermuar dikebilmektir. ..

Kadın olmak ; marifetlerini sadece erkekleri elde ederken göstermek değil, tüm elinden gelen marifetleri içinden gelerek, göstermelik olmadan yapabilmektir. ..

Kadın olmak ; dır dır konuşup adamın sinirini bozup, kafatasını attırmak değil, körolası dilini gerektiğinde tutabilmektir. ..

Kadın olmak ; sadece alışveriş merkezlerine gidip ne bulduysa almak değil, sana don kilot almasını, gömlek ve ayakkabı numaranı bilebilmesidir. ..

Kadın olmak ; sadece kendi giyiminden sorumlu olup kendini giydirmek değil, zevki seni giydirecek kadar yerinde olmaktır...

Kadın olmak ; orada burada dedikodu yaparak, laf taşımak değil, seni ayıkla pirincin taşı durumlarına getirmemektir. ..

Kadın olmak ; güzel görünebilmek için orasını burasını her yeri görünene kadar açmak değil, dekoltesinin dozunu ayarlayabilmektir. ..

Kadın olmak ; saldırganlaşıp kafesinde kırbaçla eğitilmeye çalışılan bir aslana benzemek değil, yumuşak huylu olup erkeğinin dizlerinde tüyleri okşanan bir kedi olabilmektir. ..

Kadın olmak ; çağırdım, gelmedin, geç kaldın, aramadın, sormadın, kiminleydin, hesap ver demek değil, sana yüreğiyle güvenmek ve inançlarıyla sokulmaktır.. .

Kadın olmak ; sağda solda konuşulanları gerçekmiş gibi saymak değil, kimsenin arkasından konuşmamaktır. ..

Kadın olmak ; sınırları zorlayıp, salya sümük ağlamak, kıytırık nedenlerden hır gür çıkarmak demek değil, sözü dinlenir, anlaşılır olmaktır...

Kadın olmak ; hayatı giyim kuşam üzerine kurmak demek değil, giydiğin gömleğe hangi pantolonun yakıştığını, uyum ve uyumsuzluğun ne olduğunu bilmektir...

Kadın olmak ; dağa çıkarken rugan ayakkabı giymek değil, spor ayakkabısı ile topuklu ayakkabının ayrımı bilebilmektir. ..

Kadın olmak ; of yoruldum, beni ara, beni al, beni bul, bunu isterim demek değil, sence de uygunsa, yanındayım, ben gelirim, merak etme diyebilmektir. ..

Kadın olmak ; korkak ve çekingen olmak demek değil, seni seviyorum derken korkmamak, başka şeylerin arkasına gizlenmemek ve arkandan laf söyletmemektir. ..

Kadın olmak ; çıtır çerez gibi bir günlük olmak demek değil, gecelik değil ömürlük olarak yıllara rehaveti değil huzuru taşımaktır...

Kadın olmak ; sadece en seksi leydi olmayı bilmek değil, yeri geldiğinde hanım sultan olarak söz geçirmesini bilmektir...

Kadın olmak ; cıvık konulara takılıp zaman tüketmek değil, küsmemesini ve ayıp nedir öğrenebilmektir. ..

Kadın olmak ; sık boğaz edip yalancı durumuna düşürmek değil, karşısındaki insanı taşıyabilmektir. ..

Kadın olmak ; yapılan her tartışma sonunda karşısındaki insanı ayrılmakla tehdit etmek demek değil, sabırlı ve gururuna dokundurmadığı gibi, karşı tarafında gururunu incitmemeyi bilebilmektir.

Kadın olmak ; tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürsüz yemeklerle işi olmak demek değil, pastırmalı kurufasülyenin yanına tereyağlı pilavı kondurabilmek ve salatasız yemeğe oturmamaktır. ..

Kadın olmak ; temiz olmak için yarım şişe parfümü sıkarak süslü boyacı küpü olmak değil, öpüldüğü zaman etrafa buram buram parfüm değil aşk kokuları saçabilmektir. ..

Kadın olmak ; sadece istemek demek değil, seni bir hamur gibi karmasını bildiği gibi o hamura kendisini de katabilmektir. ..

Kadın olmak ; parası yokken ezik, varken kudurmuş olmak demek değil, paranın gücünü bilebilmektir. ..

Kadın olmak ; değerlerini bir anlık hevesler uğruna terketmek değil, namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seni
baştan çıkarırken kullanabilmek, yan gözle adam kesmemek, üstüne sevgili edinmemektir. ..

Kadın olmak ; sarışın, renkli gözlü, uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber olmak değil, sözüne güvenilir olmaktır...

Kadın olmak ; konuşulan her şeyi eşe dosta yetiştirmek değil, konuşulanların oradan dışarı çıkmamasını sağlayabilecek kadar sıkı bir çeneye sahip olmaktır...

Kadın olmak ; para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından, dırdırcılardan, unutkanlıkları nı senin üzerine atanlardan, kendi yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan, raf süslerinden, tehditkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan olmak demek değil, rol yapmamaktır.. .

Kadın olmak ; komplekslerini güzelliğiyle örtmeye çalışmak değil, kendisini sevebilmektir. ..

Kadın olmak ; sadece ana olabilmek değil, çocuklarından saygı görmeyi, anaya babaya hürmet etmeyi de bilebilmektir. ..

Kadın olmak ; sevdiği insanı parayla pulla, kariyerle, güçle, kimin ne dediğiyle sınırlamak değil, sevdiği insanı sadece o olduğun için sevebilmektir.

Dünya kadınlar günümüz kutlu olsun...

6 Mart 2009 Cuma

lamba fanusu


Eskiden gaz lambalarının üzerine geçirilirmiş bu fanuslar... Annemin babaannesinden kalmadır... Antika yani.. bende büyük bir mum üstüne geçirdim öyle kullanıyorum... Nur içinde yatsın büyük büyük babaannemiz...

5 Mart 2009 Perşembe

anahtarlık



Elimdeki işim bitsin bir sürü yapacağım ...

kelime oyunu


Sunuculuğunu İhsan Varol’un yaptığı, Kanal 1’in başarılı yarışma programı “Kelime Oyunu”na, Türkçe’ nin doğru kullanımı ve Türkçe’ ye yaptığı katkılar nedeniyle Türk Dil Kurumu’ndan ödül geldi!

Hem kelime dağarcığımız artıyor, hem anlamların değişik biçimde verilmesi ile zihnimizi çalıştırıyoruz. Eşim ile birlikte kaçırmamaya çalışıyoruz... Tavsiye ederim...

dantel...


Çok hoş olmuş değilmi değişik bir model... Masaya uzun bir sehpaya ve konsol üstüne olur...

4 Mart 2009 Çarşamba

çanta


bir kızım olmalıymış.... bu çantanın her rengini örmeliymişim ona...

havlu kenarına..



günebakan çiçekleri çok yakışmış kumaşın ucuna ne dersiniz.??

3 Mart 2009 Salı

Yusuf Hayaloğlu

Giderim 

Artık seninle duramam
Bu akşam çıkar giderim
Hesabım kalsın mahşere
Elimi yıkar giderim

Sen zahmet etme yerinden
Gürültü yapmam derinden
Parmaklarım üzerinden
Su gibi akar giderim

Artık sürersin bir sefa
Ne cismin kaldı ne cefa
Şikayet etmem bu defa
Dişimi sıkar giderim

Bozar mi sandın acılar
Belaya atlar giderim
Kurşun gibi mavzer gibi
Dağ gibi patlar giderim

Kaybetsem bile herşeyi
Bu aşkı yırtar giderim
Sinsice olmaz gidişim
Kapıyı çarpar giderim

Sana yazdığım şarkıyı
Sazımdan söker giderim
Ben ağlayamam bilirsin
Yüzümü döker giderim

Köpeklerimden kuşumdan
Yavrumdan cayar giderim
Senden aldığım ne varsa
Yerine koyar giderim

Ezdirmem sana kendimi
Gövdemi yakar giderim
Beddua etmem üzülme
Kafama sıkar giderim

Şiirler ve şarkı sözleri öksüz kaldı...
Bir süredir hastanede tedavi görmekte olan şair-şarkı sözü yazarı Yusuf Hayaloğlu hayatını
kaybetti. Henüz 56 yaşında olan şair ardında yüzlerce şarkı sözü ve şiir bıraktı.

2 Mart 2009 Pazartesi

Hanımlar olmalı


Pazar günü CHP seçim bürosu açılışına gitmiştim kalabalıktı, çoşkuluydu, herşey çok güzeldi ama benim en çok hoşuma giden hanım belediye meclisi üyesi adayı Reyhan Akgün arkadaşımızın isminin anonsu oldu...Çok alkış aldı.. Özellikle hanımlardan tabiii.....Hemen resimledim.. Başarılar Reyhan hanımcım.....

1 Mart 2009 Pazar

Şeyh Edebali

Ey Oğul;
"İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, gün batarken ölürler. Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir. Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür. Hırsımız, bencilliğimiz..."

Dünya garip bir han, hoyrat mekan,
İnsan bir garip varlık kabına sığmayan...
Hayat bir yudum su, bir anlık rüya...
Ömür bir kısa yol tekrarı olmayan...

Bu yolda nazarımızı sonsuzluğa dikip; büyük yürümek ve büyük ölmek gerek. Bu yolda hırs, diken; benlik ve kibir, engeldir oğul.
Sakın ha kendine takılmayasın ve kendine boğulmayasın. Teklik sadece Allah'a mahsustur, tek başına karara durup hoyrat dünyanın dayanılmaz ağırlığını kaldırmayasın. İşlerini ehil kişilere danışarak tutasın, danışırsan yol alırsın, danışmassan yolda takılıp kalırsın oğul.

"Güçlüsün akıllısın, söz sahibisin; ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen, sabah rüzgarında savrulup gidersin"

Bir dem gelir bir tekmeyle dünyaları yıkacak olursun, bir dem gelir yerdeki karıncaya mağlup olursun. Güç hayvanda bile mevcut. Akıl sadece anahtar. Anahtara takılmayasın. Aslolan anahtarın açacağı kapılardır. Kapıların ardında hazineler, kapıların ardında sırlar vardır. sırlar ki, ebedi muştuları koynunda barındırır; sonsuza kavuşturur. Aklını kullanıp dünyadayken cennetin kapılarını aralayasın oğul.

"Öfken ve benliğin bir olup aklını yener! Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın, azminden dönmeyesin. Çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil, her işin gereğini vaktinde yap!"

Öfke ateş, öfke afet, öfke şeytandır oğul. İnsanoğlu dağları devirir; ama öfkesine mağlup olabilir. Öfkeyle savaşı daima taze tutmak gerekir.

"Yolcu, buruk baş gerek
Gözde daim yaş gerek
Huy biraz yavaş gerek
Yoksa yollar aşılmaz"

diyen ne güzel söylemiştir. Öfke benliğin yemi, en lezzetli gıdasıdır. Benlik semirdi mi irade yok olur gider. İradesi zayıflayanın ruhu intihar eder. Posalaşmış bir beden taşımak ne ağır zillet, ötelere kapalı bir ruh taşımak ne büyük bir ihanet.


Sabırsız olmaz oğul. Sabırsız menzile varılmaz. Kaf Dağ'ına sabırsız ulaşılmaz. "Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktır." İnsan ocaklar gibi yanmalı, yanmalıda kimseye gamını ilan etmemelidir. Gözünü ötelere dikesin oğul, hesabını idealine göre yapasın. Şunu da asla unutmayasın: "Her şeyin vakti tayin edilmiştir. Vaktinden önce öten horozun başı kesilir."

Vazifen çetin, yükün ağırdır oğul. Hizmette önde ücrette geride olasın. Vazifenin en ağırına talip olmaktan kaçmayasın. Vazifenin ağırlığı Yaratan'ın kullarına ihsanıdır.

"Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördüğünü söyleme, bildiğini bilme, sözünü unutma, sözü söz olsun diye söyleme."

Bizler nefreti eritmek için, muhabbetin asaletini dünyaya yeniden hakim kılmak için çıktık yola.
Bu yolda tutunacak bir şeyimiz yoktur. Muhabbet yolunun gizlisi saklısı yoktur oğul. Ama altının değerinide sarraf bilir, sözünü muhatabına göre ayarlayasın. Cahilin karşısında altınları çamura atmayasın. Yiğit olan kördür, kötülüğü görmez; sağırdır, kem sözü işitmez; dilsizdir her ağzını geleni demez. Bildiğinide her yerde ayaklar altına sermez. Yunus gibidir o; yüreği muhabbete, gönül ibresi Hakikate ayarlıdır. O bir defa söz verdi mi, onu namusu bilir.

"Ananı atanı say; bereket büyüklerle beraberdir!"
Anadolu; içinden kıvrım kıvrım ırmaklar akan, ağıtları alev alev ciğerler yakan.... "Ana"larla dolu olan...
Ana çile yumağıdır, oğul dua kaynağıdır. Ana yüreği narin bir ipek, ata bileği Hakk'ın diktiği en sağlam direktir. Ne ananın ince yüreğini yakasın, ne de babanın kapı gibi bileğini kırasın oğul. Yarın yuva kurduğunda ocağınla onlar arasında köprü olasın. Ana ve ata düşmemek için sırtımızı dayadığımız duvardır, yarın duvar yıkıldığında kıymetini anlarsın.

"Sevildiğin yere sıkça gidip gelme, muhabbetin kalkar, itibarın kalmaz. Düşmanını çoğaltma, haklı olduğunda kavgadan korkma! Bilesin ki; atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler!"

Her şeyin ortası makbuldür, sevginin de. Sevdiğini gereğinden fazla sevmeyesin, yerdiğinide gereğinden fazla yermeyesin. Sevgini de, sadece yüreğinin eline vermeyesin. En çetin imtihan "sevgi"yle olandır. "Kişi ne kadar bahadır olsa da, muhabbete tuş olur" diyen atanın sözünü aklından çıkarmayasın. Böyle imtihan olmamak, istikbalde neslinden utanmamak için gecelerin bağrında, seherlerin aydınlığında duaya durasın. Senin ideallerin ve geleceğe dair hedeflerin var oğul.

Gönül adamı ömrünü boşa harcamaz, yüreğini ucuza satmaz, edep tacını başından almaz. Gönül erinin her zaman yüzü yerde, gönlü göktedir. Haklı olduğunda kavga vermesini bilir. Kavgayı sadece bileğiyle değil, ilmiyle ve yüreğiyle de yapmasını bilir.

İyiliğe kötülük, şer kişinin karı,
İyiliğie iyilik her kişinin kârı,
Kötülüğe iyilik de, er kişinin kârıymış oğul.

Sen bizim rüyamız, sen bizim devamız, sen bizim duamızsın oğul. Daima başın dik, alnın ak, gönlün pak olsun.

Zümrüt-ü Anka'nı iyi seç ki Kaf Dağı sana yakın olsun. Yolun ebediyete kadar açık olsun.


Edebali Şeyh;
Osman Gazi'nin kayın babası.

çok zarif...


http://edivanacroche.blogspot.com/

bütün detayı bu blokta .... bayıldım bayıldım...