17 Mart 2009 Salı

biz dizileriz

Bazen bir babaya,
Bazen bir anneye,
Bazen birbirini aldatmış kardeşlere.

Bazen en yakışmış şiveye,
Bazen bir bakışa, bir tebessüme,
Gözden akan bir damla yaşa,
Yürekten kopan kahkahaya...

Bir cümleye,
Bir tepkiye,
Bir enstrümanın usul sesine.

Bazen iki gencin aşkına,
İki gencin arasına giren aşığa…

Birbirini delice seven ama ayrı düşen karı, kocaya;
O çiftin ortada kalan çocuklarına.

Çocuklara, büyülere, odalara, geleceğimize, dünümüze…

Şanlı tarihimize, kayıp bugünümüze…

Sabah kahvaltılarına, dolu sofralara...

Sarı saçlı uzun kıza, esmer uzun boylu delikanlıya.

Sarışın dünya güzeli oğlana, buğulu bakışlı genç kıza.

Bazen boğazımızda düğümlenen hıçkırığa,
Bazen patlayan silahlara,

Kocaman villalara,
Milyon dolarlık yalılara,
Mütevazi köşklere.
Siyah, lacivert, genellikle de dev ciplere,

Takım elbiselere, uzun tayyörlere,
Son moda ayakkabılara, bluzlara, eteklere,
Uzun saçlara, kısa saçlara, kısa uzun saçlara…

Gösterişe, ama yine de sevgiye;
Aşka…
Entrikaya…
Çatışmaya…
Aile bağlarına…
Arkadaşlıklara…
Dostluklara…

Bağımlıyız…

Bazen körü körüne, bazen sorgulayarak, bazen ağlayarak, bazen gülerek, bazen seyrederek, bazen takip ederek bağımlıyız…
Evet, hepimiz yaşama bağımlıyız..
Yaşamdan fırlamış seçme dizilerimize bağımlıyız…
Çünkü diziler biziz.
BİZ dizileriz…

Zuhal Burcu

Hiç yorum yok: