24 Ocak 2010 Pazar

Işıklar içinde yat...

Ben, ATATÜRKCÜYÜM. Ben, CUMHURIYETCIYIM. Ben, LAIKIM.
Ben, ANTI- EMPERYALISTIM. Ben, TAM BAGIMSIZ TÜRKIYE´den yanayim.
Ben, ÖZGÜRLÜKCÜYÜM.
Ben, INSAN HAKLARI SAVUNUCUSUYUM,
hirsizlarin, vurguncularin, cikaricilarin düsmaniyim.
Dün sabaha degin, arastirarak yazdigim hic bir konuyu yalanlayamadiniz.
Öyleyse vurun, parcalayin!
Her parcamdan benim gibiler, beni asacaklar dogacaktir!
UGUR MUMCU

21 Ocak 2010 Perşembe

cıvıl cıvıl paspas...

Bizde eski kumaşlardan yapılan kilime cacala denir buna ne desek acaba..))) cicili mesela...yada neşeli...bayıldım buna banyo takımı olarak düşünülebilir...evdeki bütün eski penyeleri toplayım bakim böyle güzel renkler çıkacakmı ortaya... arkadaşlarımada salık vereyimde eskilerini ulaştırsınlar bana....buradan sesleniyorummmmm Arzucum senin çok renkli penyelerin vardır atmadıysan eğer, Nurancım sende cafcaflı renkleri seversin bak bakim atılacak gibilere canısı, hepbirlikte yapalım ne dersiniz... Süheyla seninde renklerine bayılırım pek atmayı sevmezsin ama olurya Sabişe vereyim diyeceğin bişi olabilir, Eltoşum Şükriyem sanada bir göz edim bakim ne çıkacak...))) Şerifemede söyle eve dönünce baksın bi sağa sola olurmu.... Mevlüdecim, Hülyacım,Aslıcım, (Bunlar benim genç arkadaşlarım onlarda daha çok bulunur değilmi) eşeleyin bakim dolapları bu olur diyeceğiniz penye mutlaka çıkar, Dilek ve Hülya ikilisi sizi unuttum sanmayın hafta sonu size ev ödevi; dolapları kontrol edip can alıcı renkli, giymediğiniz penye yada yumuşak dokulu tişort olur yada başka bir giyecek ...ay anlatmasıda ne zor.... keseceğim sonuçta, yani atacağınız bişi olursa daha iyi olur.... Yeni gelinimiz Gülcüm herbirşeylerin yepyeni olduğu için senden istemiyorum..))) ama kayınvaldende çoktur sende onu eşele bakim...)))

B


19 Ocak 2010 Salı

18 Ocak 2010 Pazartesi

kapalı çarşı dizisi


Şimdi diziyi izliyorum ya neden Cemal'i öldürdü bunlar? Nejat İşler çıktıda diziden ölümlemi çare buldular? dizilerin tarzımı bu? tıkanıklıkmı oldu? neden? bence senaristler konu sıkıntısı çekiyor, yani sorsunlar bize dimi..)) bak ne güzel devam ettiririz; Cemal ile Diyar'ın çocukları olmalıydı, halı işinde birlikte çok güzel işler yapmalıydılar ne bilim daha bir sürü güzel şeyler yaşamalıydılar ama şuda bir gerçekki, yaşamda da böyle değilmi? ölüm var, bunu unutmamamız konusunamı dokundular üfff.... Olacaklar da, yapılacaklarda, aranacaklarda, gönlü alınacaklarda, herşey ama herşey kalıyor.

16 Ocak 2010 Cumartesi

kitap


Uzun zamandan beri en çok satanlar listesinin başında, sade bir aşk hikayesinin anlatıldığını sanıyordum oysaki Aşk, iyi bir roman olmanın ötesinde tasavvufla ilişkisi sınırlı bizlere tasavvuf felsefesi hakkında bir ön okuma işlevi de görüyor. Mevlana ile Şems´in aşkının uhrevi mi dünyevi mi tartışmalarını da bambaşka bir boyuta çekiyor. Yüzyıllar boyu haksızlığa uğrayan Şems´i daha yakından tanımamızı sağlıyor. Haziran 2008´de Ella ile Aziz´in yakınlaşmasından Ekim 1244´te Konya´da Rumi ile Şems´in karşılaşması gibi bölümler arası geçişler, paralel kurguyla verilmiş. Aşk söz konusu olduğunda zaman ve mekân farklılığı anlamını yitiriyor. Sahip olduğumuz değerleri hatırlatan bu kucaklayıcı romanı hâlâ okumadınızsa mutlaka okuyun, eminim seveceksiniz...

MEVLANA'DAN

13 Ocak 2010 Çarşamba

yılbaşı günümüz

Geleneksel hale gelen yılbaşı günümüzü (18. yanlış hesaplamadıysam) akşam gene kutladık, gecikti biraz bu sene ama, bir arada olmanın verdiği sevinçle hiç birimizin umurunda değildi bu durum. Sadece Meral'imiz ve Sevgi'miz yoktu aramızda, bir yanımız eksik yedik, içtik, eğlendik. Çok güzel bir akşam geçirdik.
Ogün'cüm ellerine sağlık, afiyetle yedik su böreğini cancağızım, onu senden öğrenmem lazım, kursmu verirsin tarifmi artık bilmiyorum.))) Türkan'cımda konuşturmuş hünerini valla bir dolama börek yedikki akşam şahane ötesiydi. Yeni trend kavala kurabiyesi, Deryacığımız yapmış bize; ağzımızda dağılıyordu, çok güzeldi çoook... Ülkü'cüm de Çanakkale'den getirdi başka bir Kavala kurabiyesi sağolsun oda süperdi, Nuran'cımın pirinç salatası ile benim salata pastamda beğenildi galiba ))), ama bir çerezler vardı ortada birinci sınıf ))) Arzu'cum ile Aslı'cım getirmişler, Nilayımızın cevizli tarçınlı kurabiyesini ne kadar çok özlemişim beş tane yedim sanırım, Hülyamızın kurabiyeleri ise hepimizin konseptine uygun, ne yaratıcı kadınsın canımcım ya , Dilek, Mevlüde ve Hülyamızda içecek işlerinden sorumluydular valla gak demeden çay, guk demeden kola geldi ... Bu arada fotoğraflarımızı ünlü foto Aslı çekti, herbirimizin en güzel hallerini yakalamak için çok caba sarfetti güzeller güzeli... Yemekteyiz programı halt etsin bizim masa yanında kırmızı beyaz masa örtüsü, tamamen organik peçete süsleri ile benden 10 üzerinden 10 puan aldı akşamki masa, pastamız ise taaaaaaaa Çanakkalelerden geldi Hülyamızın organize ettiği Nilayımızında nakliyesini yaptığı pasta çok şahaneydi.... Bir arada olmaktan o kadar keyf alıyoruzki, zaman nasıl geçiyor anlamıyoruz ben akşamki muhabbete doyamadım ilk fırsatta gene toplanıp devamını getirelim dilekleri ile ayrıldık akşam birbirimizden... Hepinizi çok seviyorum canım arkadaşlarım, evlere sığmayan kocaman bir aile olduk, birde çoluk çombalak bir arada nasıl oluruz diye içimden geçirdim, denesekmi ne...)))

12 Ocak 2010 Salı

bunlarda netten

kızmı güzel örgülermi)))

bunlara bakmaktan elişlerimi yapamıyorum inanın.... benimde böyle bir durumum var napim...internette kimi face'e kimi oyunlara..vs... takılıyo bende örgü ve elişi sitelerinden çıkamıyorum...)))

çabuk örülür

kocaman şişlerle yapılacak hemen bitecek tam benlik...renkler çok güzel örnekse bildiğimiz selanik örgü..)) annelerimiz yelek örer bundan kalın ip atkıda ne güzel olmuş....bir site buldum derya size oradan bir sürü örnek yayınlayacağımdır....yünler hazır olsun yeterki...

6 Ocak 2010 Çarşamba

Nizam Eren notları

Bir çoğumuzun yakından tanıdığı lise arkadaşım, Nizam Eren'in dün gazetelerde (Sabah, Hürriyet, Star) yayınlanan yazısını bende buraya almak istedim.



Aşağıdaki rakamlar sadece YERLİ filmler içindir

Toplam film sayısı 70

Yılın en çok gişe yapan filmi Recep İvedik 2 - 4 331 000 kişi

Toplam kesilen bilet sayısı 17 250 000 ( yuvarlanmıştır)

En çok film çıkan ay EKİM- 11 adet

En az film çıkan ay MART - 5 adet

En çok film çıkan hafta 18 EYLÜL , 6 KASIM, 18 ARALIK 4 er film..

En çok bilet kesilen hangi hafta 13-19 şubat 2009 - 2.575.383 bilet kesilmiş

En yüksek hafta sonu açılışı 1.209.403 kişi ile Recep İvedik - 13 Şubat haftası

En kötü haftasonu açılışı Mazi Yarası – 8 sinemada 3 gün 227 kişi

En fazla kopya sayısı 390 kopya – RECEP İVEDİK

En az kopya sayısı 4 er kopya HAYATIN TUZU ve HAVAR

Dağıtım şirketleri CINE GROUP 5, MEDYAEVİ 1, CINE FILM 5, UMUT SANAT 1, MEDYAVİZYON 15, ÖZEN FİLM, 16, TİGLON 16, PİNEMA 3, U.I.P. 6, WARNER BROS. 2 adet Türk filminin dağıtımını yapmıştır.

2009 YILINDA 70 FİLM İÇİN BASILAN KOPYA SAYISI : 6.501 OLDU

2000 – 2009 yılları arasında ( toplam 10 yılda) gösterime çıkan TÜRK filmi sayısı : 285

HAZİRAN-TEMMUZ-AĞUSTOS aylarında yine yerli film gösterime girmedi.

NİZAM EREN NOTLARI:

NEŞELİ HAYAT –YILMAZ ERDOĞAN’ın en az gişe yapan filmi oldu. Gerek Vizontele , Vizontele-Tubaa ve gerekse Organize İşler 2 milyon barajını geçen filmlerdi…

Çağan Irmak 2.750.000 kişi yapan Issız Adam filminden sonra yine çizgiyi bozmadı ve KARANLIKTAKİLER ile gişe ötesi bir projeye imza attı. 120.000 kişi de kalan film sonrası herkes gözünü geniş kitlelere sesleneceği yeni projesini bekliyor.

Filmlere getirilen yaş barajındaki standartsızlık dikkat çekti. Abimm filmi zeka engelli bir kardeş hikayesini anlatmasına karşın bu kategoride en büyük zararı görürken bazı ifilmler şiddeti, erotizmi yada küfrü barındırsa da bırakın 13 yaş sınırını KÜLTÜR BAKANLIĞI desteği ile vizyona çıktılar.

Son 2 yıldır en çok izlenen film Recep İvedik oldu. 2 filmin toplam izleyici sayısı 8.600.000 kişiyi geçti.

Bu yıl basılan kopya sayısı ile sadece kopya pazarı 6.5 milyon dolara fırladı. 1 kopya maliyeti ortalama 1.000 Dolardır. Buna göre 44 film 100 bin kişi barajını aşamayarak büyük zarar ederken, 12 film bu barajı aşmasına rağmen yüksek kopya sayısı ve reklam harcamalarını da hesaba katarsak zarar etmiş görünüyor. Geri kalan 14 film ise yani gösterime çıkanların sadece % 20 si kar etmiş yada en azından zarar etmemiş durumda.

Son 10 yıldır ( daha öteye gitmeye gerek yok) sadece 1 film için rakam açıklanmadı: 7 KOCALI HÜRMÜZ. 149 kopya ile görücüye çıkan filmin rakamları şu ana kadar açıklanmış değil.

Yabancı filmler içindeki Titanic rekoru 2009 yılında da kırılamadı. ( 2 501 000 kişi) .

Kurtlar Vadisi – Gladio yılın hayal kırıklığı oldu. Mahsun Kırmızıgüll Güneşi Gördüm ve Gecenin Kanatları filmlerinin senaryolarını yazarken aynı zamanda Güneşi Gördüm filmini yöneterek , Şafak Sezer hem kadrinin Götürdüğü Yere Git hem de Kolpaçino filmlerinde oynayarak, Murat Aslan ise hem Umut hemde Türkler Çıldırmış Olmalı filmlerini yazıp yöneterek , Cemal Şan, Dilberin 8 Günü , Alinin 8 Günü filmleriyle 2009 un en üretkeni oldular.

Sektörde film sayısı artarken kesilen bilet sayısı azaldı. 2009 yılında gençturkcell kampanyasının yapılmaması ( 1 bilete 1 bilet bedava) , domuz gribi söylentileri, ekonomik durum, film kalitesi gibi etkenler izleyiciyi salonlardan uzaklaştırdı. Bir diğer faktör Hollywoodun 3D ( 3 boyut) filmler ile sürekli kendini geliştirmesi ve bir çok ülkede Ulusal sinemanın belini kırma atağıdır. Bu nedenle BUZ DEVRİ 3 şimdiye kadar ki çizgi film rekorunu kırarak 1.400.000 kişiye ulaşma başarısını gösterdi. Normal bilet fiyatının neredeyse 2 katı olmasına karşın 3D filmler 2010’a damgasını vuracak görünüyor ve ilk yerli filmin hazırlıklarına başlandığı müjdesini hemen verebilirim.

Sadece 3 adet Korku filmine karşın, 7 romantik komedi filmi gösterime girdi. Son 10 yılda gösterime çıkmayan tür yine western oldu ve 2010 a kaldı.

SON NOT: Açıklanan bilet rakamlarının resmi olmadığını ve “gerçek” rakamların sadece dağıtımcı ile yapımcı arasında paylaşıldığını , tam biletlerin öğrenci biletine çevrilerek KİŞİ SAYISI nın fazla gösterildiğini, GARANTİ adı altında bazı sinemalardan PEŞİN alınan bedelin ortalama BİLET FİYATINA bölünerek 55 kişi yapmış olan bir sinemanın rakamının 1 500 KİŞİYE FIRLAYABİLECEĞİNİ ve bunun gibi 20 sinemanın olması halinde sadece 1 filmin açılış hafta sonu kişi sayısının 30.000 kişi gibi inanılmaz artabileceğini lütfen unutmayınız. Resmi rakamın aslında çok kolay bulunabileceğini çünkü kesilen her biletten bakanlığın % 10 rüsum altında verdg kestiğini ve dolayısı ile Kültür bakanlığı tarafından açıklanana kadar rakamların gerçekçi olmayacağını bildirmek isterim.

Kısacası Türk Sinema Sektörü kendini kandırmaya bu yılda devam etti.

http://www.nizameren.com/ne.gif

3 Ocak 2010 Pazar

hayata bir de böyle merhaba demeyi dene

Yaşamımız bize en sık hüzünleri hatırlatır, ya da yaralanmışlıklarımızı.
Dostlarımızı hep, kötü günlerimizde yanımızda olmadıkları için suçlarız...
Ailemiz bize hep yakın olmalıdır.. Acaba neden?
Arkadaşlıklar günlük, sevinçler geçici, acil durumların sonu da sessizliktir...
Aşk hep ulaşılmaz olmalı,
Kıskançlıklarımız da öfkemizde..
Duygular içimizde coşmalı, tebessüm bizim yüzümüzde,
Nesneler elimizde durmalı hissettiklerimizse kendimizde...
Ama sevgi bunun neresinde? ...
Karamsar durmamalı hayata bir de böylesini dene...
Yaşamımız bize en sık hüzünleri hatırlatıyorsa bil ki öncesinde seni bu hüzüne taşıyan güzel bir şeyler yaşanıp,bitmiştir. Yaralanmayı bırak ve güzellikleri düşün.
Dostlarını gülen yüzlerle görmek istersen sana bakarken, sevinçlerini de taşı onlara..
Ailemiz bize hep yakın olsun isteriz ama hayatta ne kadar yakın dururuz onlara?
Acaba yanı başında durmak mıdır gerçekten içinde olmak mı, sadece istediğinde dokun onlara..
Yüzleri görmediğinde silinir aklından ama sıcaklığı hep kalır ellerinde ve yüreğinde…
"Her şey geçici" dersin ama aslında kalıcıdır farketmezsin.
Kalıcı olmasa hatırlamazsın bir kere...
Hiçbir şey günlük olamaz ki çünkü bugün bile yarındır ve dündür..
Arkadaşlıklar da öyle acil durumlar da...
Aşk yaşamının her zerresinde olmalı ama önce kendinde, kıskançlığında içinde..
Duyguları bazen açığa vurmak zordur.
Karşımızdaki anlamaz diye mi endişeleniriz yoksa yanlış anlaşılmak mı korkutur kimbilir…
Ama en önemlisi hissedebilmektir biliyor musun?
Farklı şeyler hissedince anlar insan yaşamanın tadını ve tattırmanın hazzını...
Kendi içinde yaşayıp yaşamadığın önemli değildir sevgiyi yaşattırıp yaşattıramadığına bakar herkes....
Ben sana içimde ki sevgiden bir kırıntı yolluyorum, senin kırıntılarına karışsın diye...
En azından hayata bir de böyle merhaba demeyi dene....


Üyesi olduğum gruba gelmiş bu yazı çok beğendiğim için paylaşmak istedim ama kime ait bilmiyorum....

__._,_.___

2 Ocak 2010 Cumartesi

günlük gibi

Yeni yılın ilk Cumartesi günü, hava şu an günlük güneşlik ama çok çabuk kapatıp yağmaya başlıyor sonra tekrar açılıyor sebep tabiki lodos. Bende camlarımı sileyim bugün diyorum, bakalım hava durumuna göre gardımı alacağım. Beşinci katta evimiz, lodosda deli deli esip dururken cam sileceğim diye rüzgara kapılmayayım dimi? Güneş çıkıncada camlar beni sil diyor ne yapayım bilemedim. Kar geliyormuş pazar akşamı, valla bekliyoruz kendisini geçen yılda hiç uğramadı bize biliyorsunuz, gelsin artık.. Kış kışlığını yapsında, yazda güzel geçsin. Böyle derdi eskiden büyüklerimiz. Kar helvası bilirmisiniz? Pekmezle, kar karıştırılıp yapılır harika bir lezzet. Yağarsa deneyin...
2010 yazması ne hoş değilmi ))) ne uzak bir tarihti bir zamanlar, geçiverdi onlarca sene ve hooop 2010, yaşım yarım asıra sokuldukça bende bir düşünce oluştu, ne yaptık bunca sene yaşadıkta: iş hayatı, çoluk, çocuk, aile, arkadaşlar bir dolu hikayemiz oldu belkide, mesela ben herşeye yetişmek kaygısı ile geçirdiğimi düşünüyorum son 25 senemi hem çalışmak, hem ev, hem çevre hepsi düzgün gitsin diye ne çok çabalamışım. Çok şükür sağlığım yerinde, daha yığınla yapmam gerekenler var. Bir sürü yere gitmek istiyorum mesela, karadeniz bölgesini görmek istiyorum, sonra doğuyu görmek istiyorum, sonra Antakyayı görmek istiyorum, Akdeniz kıyılarında tatil yapmak istiyorum yani bunlar yapmak istediklerimin sadece bir kısmı diğer yapacaklarımıda bir dahaki sefere anlatayım, camlardan ses geldi gene sil bizi sil bizi diyorlar.....))))))))