25 Ağustos 2009 Salı

Gülbin arkadaşımdan bir yazı...

“BENİM SİNEMALARIM”

70’li yıllar…

Çocuktum, 8-10 yaşlarında…

Her hafta bir akşam annem, babam ve benden 5 yaş küçük kardeşimle birlikte sinemaya giderdik.

Her hafta yaşanan bir şölendi sinemaya gitmek…

Hafta sonları gündüz matinesine de kardeşimle birlikte giderdik…

Gün içinde sokağa çıksak bile bir dakika gözlerini üzerimizden ayırmamaya çalışan anne- babamız, sinemaya gideceğimiz zaman izin verirler, bunu bir tür eğitim gibi görürlerdi.

Hatırımda kalan 2 sinema salonunun olduğu… Çok yıllar geçti ve 11 yaşımda ayrıldık oradan.

Ama aile ile paylaşılan o sinema keyfinin tadı asla gitmedi zihnimden…

Aileme, çocukluğumdan bana böyle paylaşımlar ve anılar bıraktıkları için minnettarım.

Sonra büyüdük…

İzmir’de üniversitede okurken Bornova’nın yazlık sinemalarına gitmeye başladık…

Elimizde çekirdeklerimiz, “frigo, gazoozzz” diye bağıran satıcıların sesleri arasında tahta sandalyelere oturup harika filmler izledik…

İlkbahar ve sonbaharda akşamları hafif üşüyüp ne zaman ince hırkamı omuzlarıma alsam kendimi o açık hava sinemasında sanır gülümserim… Ne güzel bir duygudur o!

Sonra sanat filmi ile ticari filmlerin ayırtına varma dönemi başladı…Önce sinema salonu, sonra film seçmeye başladık…

Film izlenecek sinema salonlarımız vardı örneğin…

İzmir’de, Göztepe’de As Sineması …

Çok genç yaşta kaybettiğimiz görme özürlü arkadaşımız Hüsrev’le sinema filmi “izlemeye” giderdik! Müziklerini ve konuşmaları dinleyip kafasında canlananları anlatırdı Hüsrev bize, biz de gördüklerimizi aktarırdık ona…

Konak’taki Saray Sinemasının localarında oturan mahallenin kadınlarının, çocuklarını susturma çabaları arasında “Çiçek Abbas” ın sevdiği kızı kaçırdığı sahneyi alkışlamalarını unutmak mümkün mü?

Sinemaya gitmek bir şölendi… Çok ciddi bir paylaşımdı… Toplumsallaşmanın en önemli faktörlerinden biri idi.

Nereden mi geldi bütün bunlar aklıma

Bir arkadaşım Kâhta’da çocukluğunda, ilçe henüz 10 000 nüfuslu iken ikisi açık hava olmak üzere 3 aile sineması olduğunu, bugün nüfus 60 000 olmasına rağmen hiç sinema salonu olmadığını söyledi!

İstanbul’da 35 sinema salonu kapanmış bu yıl!

Ve biz eşimle dün gittiğimiz filmi sadece 6 kişi izledik!

Yaş alırken geriye bakıp "ne güzeldi o duygular, gelişti herşey ama duygusu aynı değil" diyebilmek isterdim!

Gülbin Demirhan

Hiç yorum yok: